Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Genel Kurulunda Konuştu
Date: 11.12.2025Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bakanlığın 2026 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulunda konuştu. Bakanlığın faaliyetlerini anlatan Bakan Yaşar Güler, şunları söyledi:
ULUSLARARASI GÜVENLİK MİMARİSİNİN VAZGEÇİLMEZ BİR ÜYESİ HÂLİNE GELDİK
Gazi Meclisimizde görüşmekte olduğumuz bütçemiz, Türkiye’nin savunma ve güvenlik mimarisinin bugününe ve geleceğine yön veren stratejik politikamızın, devletimizin bekasına yönelik her türlü tehdide karşı durma kararlılığımızın ve milletimize karşı üstlendiğimiz sorumluluğun güçlü bir göstergesidir. Sunmuş olduğumuz bütçemiz bugünkü tehdit ortamında ordumuzun gücünün daha da pekiştirilmesini hedefleyen bir anlayışla hazırlanmıştır.
Küresel güvenlik mimarisinin temellerini derinden sarsan gelişmelerin yaşandığı bir dönemde Türkiye olarak benimsediğimiz çok yönlü politikalar ve üstlendiğimiz çözüm odaklı inisiyatifler sayesinde müzakere masalarının ve uluslararası güvenlik mimarisinin vazgeçilmez bir üyesi hâline geldik.
Elbette ki Türkiye’nin etkinlik ve saygınlığının her geçen gün artmasında en başta kahramanlık, fedakârlık, disiplin ve azmin temsilcisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizin nitelikli personelinin payı büyüktür.
Asırlarca dünyanın farklı coğrafyalarında barışın, huzurun ve adaletin temsilcisi olan ecdadımızdan ilham alan personelimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de “Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır.” vecizinde ifade ettiği gibi bugün de aynı inanç ve adanmışlıkla hak ve menfaatlerimizi kararlılıkla korurken çeşitli platformlarda üstlendiği sorumlulukları hakkıyla yerine getirerek gurur kaynağımız olmaya devam etmektedir.
HUDUT HATTIMIZ, PEK ÇOK ÜLKE TARAFINDAN ÖRNEK ALINIYOR
Hudutlarımız kahraman Mehmetçiğimizin cansiperane mücadelesi ve kurduğumuz yüksek teknoloji yoğunluklu güvenlik sistemleri sayesinde dünya standartlarında bir güvenlik şemsiyesine kavuşmuştur.
Saha ihtiyaçları, tehdit durumu ve coğrafi koşullar dikkate alınarak sınırlarımızda modüler beton duvar, yüksek güvenlikli tel çit hatları, devriye yolları, hendekler, elektro-optik gözetleme kuleleri ve radar unsurlarıyla desteklenen kapsamlı bir fiziki emniyet kuşağı tesis edilmiştir.
Artık tehditler sınırlarımıza ulaşamadan tespit edilebilmekte, kaçak geçiş teşebbüsleri, yasa dışı faaliyetler ve terörist sızmaları büyük bir başarıyla engellenmektedir.
Memnuniyetle belirtmeliyim ki çok katmanlı güvenlik mimarisine sahip hudut hattımız, bugün pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan, hatta akademik çalışmalara konu edilen bir model durumundadır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE KARARLI ADIMLARLA İLERLİYORUZ
Yakın coğrafyamızda büyük güçlerin ve devlet dışı aktörlerin vekil unsurları ile sahayı şekillendirmeye çalıştığı kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu hassas ortamda ülkemizin en büyük dayanağı sağlam bir iç cepheye, güçlü bir toplumsal birliğe ve teröre karşı yekpare duran sarsılmaz bir millet iradesine sahip olmasıdır.
Kırk yılı aşkın süredir ülkemizin enerjisini tüketen, kalkınmamızı yavaşlatan ve milletimizin huzuruna kasteden terörle mücadelemizde artık tarihî bir eşikteyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyoner liderliği başta, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’nın ve Terörsüz Türkiye vizyonumuza katkı sunan tüm siyasi partilerin destekleri ile bu konudaki hedefimize güçlü ve kararlı adımlarla ilerlemekteyiz.
Bu yürüyüş, evlatlarımızın geleceğini karartan senaryoları boşa çıkarmayı, milletimizin önüne kurulan tüm tuzakları yok etmeyi ve ülkemizin yüksek potansiyelini ortaya koyacak bir huzur iklimini tesis etmeyi amaçlayan köklü devlet aklının stratejik bir hamlesidir.
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK, KOŞULSUZ SİLAHLARINI TESLİM ETMELİ
Bilindiği üzere sürecin ilk aşaması şubat ayında yayımlanan bildiriyle terör örgütünün silahlarını bırakma ve kendisini lağvetme talimatı almasıdır. Bu doğrultuda mayıs ayında fesih kararı alınmış, devamında sembolik bir silah bırakma gerçekleştirilmiş, en nihayetinde 26 Ekim’de ülkemizden tamamen çekilme kararı açıklanmıştır.
Sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve devam etmesi için terör örgütü PKK ve iltisaklı tüm gruplar fesih kararına uygun olarak başta Suriye olmak üzere bulundukları tüm bölgelerde derhâl terör faaliyetlerine son vermeli ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmelidirler.
Ne var ki son dönemde yapılan bazı açıklamalar ve uluslararası medyada yer alan analizler, YPG-SDG terör örgütünün bölgesel aktörler tarafından bir aparat olarak kullanılmaya çalışılarak yeni jeopolitik mühendisliklere zemin hazırlanmak istendiğini de göstermektedir. Bu durum yalnızca Suriye için değil Türkiye’nin millî güvenliğine yönelik de doğrudan bir tehdittir.
“Terörsüz Türkiye” hedefimizin kalıcı biçimde tesis edilmesi için Suriye’deki silahlı unsurların merkezi yönetime hızlı bir şekilde entegre olması zorunludur. Örgütün de kendi içinden gelen silah bırakma ve entegrasyon çağrılarını dikkate alarak dış müdahaleleri engelleyecek şekilde bu dönüşümü geciktirmeden tamamlamasını bekliyoruz.
Komşumuz Suriye ve Irak ile de bu konudaki yakın iş birliği ve koordinasyonumuzu sürdürüyoruz. Ülkemiz hangi isim altında olursa olsun güvenliğimizi ve bölgedeki huzuru tehlikeye atacak hiçbir terör yapılanmasının devamına izin vermeyecektir. Hâlihazırda sahadaki gelişmeleri dikkatle izliyor, tüm tedbirlerimizi her zamanki hassasiyetimizle almaya devam ediyoruz.
KAHRAMAN ORDUMUZUN KARARLI OPERASYONLARI İLE TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GİDEN YOL AÇILDI
Terörsüz Türkiye’den bahsederken şu hususa da dikkat çekmek isterim:
Kahraman ordumuzun ve güvenlik güçlerimizin yurt içinde ve sınır ötesinde yürüttüğü kararlı operasyonlar sayesinde terör örgütlerinin hareket alanı büyük ölçüde daraltılmış terör örgütü bitme noktasına getirilmiş ve Terörsüz Türkiye’ye giden yol açılmıştır.
Ülkemiz bugün terörün tasfiyesine ve kalıcı huzur ikliminin tesisine hiç olmadığı kadar yaklaşmışsa bu her şeyden önce kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin fedakârca mücadelesinin eseridir. Bu yolda canını feda eden aziz şehitlerimiz ve gazi olan kahramanlarımız milletimizin gönlünde sonsuza kadar yaşayacak birer onur abidesidirler. Dolayısıyla bu süreçte atılan her adımın şehitlerimizin aziz hatırasına, gazilerimizin fedakârlığına zarar vermeyecek şekilde olması ve değerli ailelerini incitmemesi en büyük önceliğimizdir.
Şehitlik ve gazilik konusuyla ilgili şu hususları da vurgulamak isterim:
Görevi başında hayatını kaybeden veya yaralanan her bir personelimiz, bizim için çok kıymetlidir ve baş tacıdır. Şehitlik ve gazilik statüleri ise hem toplumumuzun ortak vicdanında hem de hukuki düzenlemelerimizde titizlikle korunan çok özel kavramlardır.
Şundan herkes emin olsun ki devletimiz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın koordinatörlüğünde ve ilgili tüm kurumlarımızla eşgüdüm içinde taleplerle ilgili çalışmalar yürütmekte ayrıca şehit ve gazilerimizin aileleri ile kahraman gazilerimizin özlük haklarını daha da iyileştirmek için yoğun bir gayret sarf etmektedir.
EGE VE DOĞU AKDENİZ’DE OLDUBİTTİLERE MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ
Mavi ve Gök Vatanımız’daki hak ve menfaatlerimizin korunması için de gerekli tüm adımları kararlılıkla atıyor, bu bağlamda Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizi millî çıkarlarımız doğrultusunda sürdürüyoruz. Komşumuz Yunanistan’la aramızdaki meselelerin iyi komşuluk temelinde uluslararası hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde çözülmesini ve mevcut olumlu diyalog ortamının geliştirilmesini samimiyetle arzu ediyoruz.
Ancak altını çizmek isterim ki diplomasi ve iyi niyet kapısını açık tutarken bölgede tek taraflı oldubittiler oluşturma gayretlerine ve ülkemizin hak ve menfaatlerini yok sayan girişimlere hiçbir şekilde müsamaha göstermiyoruz, göstermeyeceğiz.
Kıbrıs’ta da eşit, egemen ve iki devletli, kalıcı bir çözümü savunuyor, Kıbrıslı soydaşlarımızın haklarını görmezden gelen hiçbir anlaşma ve girişimi kabul etmiyoruz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin siyasi etkinliğini artırma ve dış desteklerle askerî kapasitesini geliştirme adımlarını da yakından takip ediyor, millî güvenliğimiz açısından değerlendirerek gerekli tedbirleri alıyoruz.
Şu bir gerçek ki Türkiye hem uluslararası hukuktan doğan garantörlük hakları hem de tarihî sorumlulukları gereği Kıbrıs Türkü’nün güvenliğini, egemenliğini ve meşru çıkarlarını koruma azim ve kararlılığındadır.
TSK, PEK ÇOK COĞRAFYADA BARIŞ VE İSTİKRARA ÖNEMLİ KATKILAR SUNUYOR
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ikili ilişkiler, NATO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı görevleri kapsamındaki yoğun faaliyetlerini de sürdürmekte, pek çok coğrafyada uluslararası güvenlik, barış ve istikrara önemli katkılar sunmaktadır.
Bu kapsamda;
- Can Azerbaycan’da “Tek Millet, İki Devlet, Tek Ordu” anlayışıyla kardeş ülkemizin savunma kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik eğitim ve danışmanlık faaliyetlerimizi sürdürüyor, savunma sanayii iş birliğimizi derinleştiriyoruz.
- Komşumuz Suriye ile terörle mücadele, sınır güvenliği ve Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri gibi kritik alanlarda yakın bir koordinasyon içerisindeyiz.
- Tarihî bağlarımızın bulunduğu Libya’da ülkenin toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini esas alan ilkeli politikamız doğrultusunda askerî eğitim ve danışmanlık çalışmalarımızla istikrara katkı sağlıyor, deniz yetki alanları çerçevesindeki iş birliğimizi geliştiriyoruz.
- Dost ülke Somali’nin terörle mücadelesine ve ulusal ordusunu yeniden yapılandırma çalışmalarına da önemli destekler veriyoruz.
- Stratejik ortağımız Katar ile Körfez Bölgesi ve Orta Doğu’daki problemlerin çözümünde güçlü bir dayanışma sergiliyor, bu kapsamda Katar ordusunun savunma kabiliyetlerinin geliştirilmesini destekliyoruz.
- Dost ve kardeş ülke Bosna Hersek’te ise EUFOR ALTHEA çerçevesindeki görevlerimizle uzun süredir Balkanlar’ın istikrarına değerli katkılar sağlıyoruz.
- Aynı şekilde Kosova’da yeniden üstlendiğimiz KFOR Komutanlığı ile NATO’nun bölgesel barış çabalarında merkezi bir rol üstleniyor, sahada etkin bir liderlik sergiliyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin farklı coğrafyalarda icra ettiği tüm bu görevler ve kurduğu iş birlikleri, aslında birbirinden bağımsız faaliyetler değil Türkiye’nin uluslararası güvenlik mimarisine yön veren bütüncül, simetrik ve stratejik bir inisiyatif anlayışının sahadaki somut tezahürleridir.
NATO’DA ETKİN BİR KONUMDAYIZ
Uluslararası güvenlik sisteminin merkezinde yer alan ülkemiz NATO’da da etkin bir konumdadır. Türkiye, İttifakın ikinci büyük ordusu olarak geniş bir alanda sorumluluklarını örnek bir şekilde yerine getirmektedir.
Savunma harcamalarında NATO’nun asgari %2 hedefini aşarak önümüzdeki yıllarda ulaşmayı amaçladığımız %5 hedefine doğru ilerlememiz ise İttifaka katkımızın bir diğer büyük göstergesidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürütülen etkin diplomasi neticesinde 2026 NATO Zirvesi’nin Ankara’da düzenlenecek olması da ülkemizin İttifak içindeki güvenilirliğini açıkça ortaya koymuştur.
KARADENİZ’DE MONTRÖ’YÜ TİTİZLİKLE UYGULUYORUZ
Yakın coğrafyamızda meydana gelen çok boyutlu ve aktörlü gelişmeler ülkemizin stratejik yaklaşımlarını doğrudan etkilemektedir. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yüksek düzeyde risklerin devam ettiği Karadeniz’de Montrö’nün titizlikle uygulanması, deniz seyir güvenliği ve mayın tehditlerinin bertaraf edilmesi için hem millî olarak hem de çok uluslu girişimlerle çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.
Müttefiklerimiz Romanya ve Bulgaristan’la oluşturduğumuz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu bu konuda Karadeniz’deki güvenliğe odaklanan faaliyetlerine başarıyla devam etmektedir. Ayrıca son dönemde kendi münhasır ekonomik bölgemizde seyir, can ve çevre emniyetini tehdit eden saldırıların sonlandırılması için tüm taraflara gerekli ikaz ve uyarılarda bulunduk, bulunuyoruz.
Bu bağlamda deniz yetki alanlarımız ile kritik su altı ve üstü yapılarımızın güvenliği için gerekli tedbirleri alıyor, deniz ve hava unsurlarımızla seyir, keşif, gözetleme faaliyetlerine aralıksız devam ediyoruz.
Şu bir gerçek ki Türkiye Karadeniz’de denge, istikrar ve barışın tesisinde kilit aktörlerden biridir. Bu çerçevede Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın sona ermesi ve ateşkesin tesis edilmesine yönelik Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yoğun gayret sarf ederken uluslararası çabaları da destekliyoruz.
ÜLKEMİZ GAZZE’DEKİ ATEŞKES İÇİN SORUMLULUK ALMAYA HAZIRDIR
Ülkemizin güvenlik ve dış politika gündemindeki başlıklardan biri de kuşkusuz Gazze’dir. Yürütülen yoğun diplomatik gayretler neticesinde ulaşılan kalıcı ateşkes sürecinin mimarları arasında yer almamız, ülkemizin bölgede barışın tesisine yönelik samimi çabasının en somut göstergesidir.
Türkiye, Gazze Deklarasyonu’nun imzalanmasında yapıcı rol oynayan aktörlerden biri olarak hem insani yardımların bölgeye kesintisiz ulaştırılması hem de ateşkesin sahada denetlenmesi ile barış ve istikrarı temin edecek her adımda sorumluluk almaya hazırdır.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında son dönemde kaydedilen olumlu ilerlemeleri de memnuniyetle takip ediyoruz. Türkiye olarak sürecin sürdürülebilir ve tüm bölge ülkelerinin huzur ve refahına hizmet edecek şekilde sonuçlandırılmasına yönelik gayretleri destekliyor, bu hususta her türlü katkıya hazır olduğumuzu belirtiyoruz.
PERSONELİN ÖZLÜK HAKLARI İÇİN ÇALIŞMALAR YAPILIYOR
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ulusal ve uluslararası alandaki tüm başarılarının merkezinde büyük bir fedakârlık ve örnek nitelikleriyle görev yapan üstün disiplin anlayışına sahip kahraman personelimiz bulunmaktadır.
Bu nedenle personel politikalarımızı titizlikle belirliyor, eğitimden temine, mesleki gelişimden özlük haklarına kadar her alanda güçlü ve sürdürülebilir bir personel sistemini devamlı kılmaya çalışıyoruz.
Öte yandan görevdeki Subay, Astsubay, Sivil Memur, Uzman Erbaş ve Sözleşmeli Erlerimiz ile emekli personelimizin yaşamlarını daha iyi şartlarda sürdürebilmeleri için özlük haklarına dair çalışmalar, ülkemizin imkân ve şartları ile çağdaş uygulamalar dikkate alınarak yapılmakta, gerekli teklifler ilgili makamlara sürekli iletilmektedir.
Sizler tarafından da sıklıkla dile getirilen talepleri dikkate alarak Uzman Erbaşlarımızın özlük haklarında önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik. Bunların en önemlileri eğitim durumlarına göre Astsubaylığa geçiş kontenjanlarının artırılması, kademe ve derece ilerlemelerinin güçlendirilmesi ile 55 yaşına kadar çalışma ve sonrasında emekli olma haklarının getirilmesidir.
Böylece kendilerine mesleğin zorlu şartlarına uygun bir güvence sağlanmıştır. Nitekim Uzman Erbaşların Astsubaylığa geçişi kapsamında müracaat eden ve yapılan sınavlarda başarılı olan tüm Uzman Çavuşlarımız Astsubaylığa geçirilmiştir.
Özellikle vurgulamak isterim ki 2023-2024 yıllarında 1.271 Uzman Çavuşumuzun Astsubaylığa geçişi sağlanmış olup, 2025 yılı statü geçiş faaliyetleri de halen devam etmektedir.
- Sözleşmeli Erbaş ve Erlerimiz için de operasyonel görevlerin ağırlığı ve süresi gözetilerek özel harekât ve operasyon tazminatının kapsamı genişletilmiş, yüzer birliklerde ve amfibi tugaylarda görev yapan personele artırımlı maaş ile aile yardımı ödeneği imkânı sağlanmıştır. Aynı şekilde Sözleşmeli Erlerin Uzman Erbaşlığa geçişi de kolaylaştırılmış, kontenjan artırılmıştır.
Bu kapsamda 2023 yılında 2 bin 364, 2024 yılında ise 4 bin 788 nitelikleri uygun olan Sözleşmeli Erbaş ve Erimiz Uzman Çavuş olmaya hak kazanmışlardır.
2025 yılı faaliyetleri devam etmekte olup, yapılan sınavlarda başarılı olanlar da Uzman Çavuş yapılacaktır. Ayrıca 2024 ve 2025 yıllarında 202 Sözleşmeli Erimiz de memur olarak istihdam edilmiştir.
Hâlihazırda Uzman Erbaş ve Sözleşmeli Er-Erbaşların kamuya geçişleri 12 Mayıs 2023’te yürürlüğe giren yönetmelik doğrultusunda şeffaf ve objektif kriterlerle sürdürülmektedir. Ayrıca kamuda memur olarak istihdam edilmelerinin artırılması için yasal düzenleme çalışmamız da ilgili kurumlarımızla koordineli olarak devam etmektedir.
En az yedi yıl hizmeti bulunan ve nitelik belgesi olumlu olan personel, elbette ki kamu kurumlarının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak ilgili kadrolara atanabilmektedir.
FETÖ İLE MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR
Personel konusunda vurgulamak istediğim bir diğer önemli husus da disiplin ve ceza konularıdır. Çok nadir yaşanan bazı adli olaylardan yola çıkarak Türk Silahlı Kuvvetlerimize iftira atılması asla kabul edilemez.
Nitekim istenmeyen olaylarla karşılaşıldığında hemen adli ve idari soruşturma açılmakta, olay en ince ayrıntısına kadar araştırılmakta ve sorumluluğu tespit edilenler hakkında gerekli işlemler yapılmaktadır.
Aynı şekilde Bakanlığımızda ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizde suç işleyen, maiyetine kötü davranan veya disiplinsizlik yapan hiç kimseye müsamaha gösterilmemekte, gerekli cezai işlemler ivedilikle uygulanmaktadır.
FETÖ ile mücadelemiz de hukuk çerçevesinde ve ilgili kurumlarımızla yakın bir koordinasyon hâlinde elde edilen bilgi ve belgelere göre tavizsiz bir şekilde kararlılıkla yürütülmektedir.
SAVUNMA SANAYİİMİZ KÜRESEL ÖLÇEKTE REKABET EDEN BİR SEVİYEYE ULAŞTI
Hızla değişen güvenlik mimarisinde savunma sanayii ekosistemimiz kendi sistemlerini üretip tasarlayabilen, teknolojisini geliştirebilen ve bazı yeteneklerde küresel ölçekte rekabet eden bir seviyeye ulaşmış durumdadır.
Yerli-millî ve modern savunma sanayimiz, asil milletimizin gurur kaynağı olduğu gibi kahraman ordumuzun caydırıcılık ve operasyonel etkinliğini daha da tahkim eden büyük ve stratejik bir millî güç çarpanıdır.
MİLLÎ UÇAK GEMİSİ İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK
Bakanlığımız bünyesindeki Askerî Fabrikalar ve Tersanelerimiz de başta bakım, onarım ve inşa faaliyetleri olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm harekât kabiliyetlerini destekleyen ve geliştiren çalışmalarıyla millî üretimimize ve yerli savunma sanayimize / müstesna katkılar sunmaktadır.
Bu kapsamda modernizasyon projelerimiz aralıksız sürerken, Millî Uçak Gemisi için Bakanlığımız, Deniz Kuvvetlerimiz ve Savunma Sanayii Başkanlığımızın koordinasyonunda çalışmalara başlanmıştır.
Ayrıca İstanbul Tersanesi Komutanlığımızda “TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi”nin ilk blok inşasına, Gölcük Tersanesi Komutanlığımızda ise “Millî Denizaltı”mızın ilk test bloğu inşasına başlanmıştır.
Özellikle belirtmeliyim ki TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribimiz, gelişmiş radar ve sensörleriyle Çelik Kubbemizin, denizdeki bileşeni olacak ve Mavi Vatanımızın hava savunmasında başat rol üstlenecektir.
KIZILELMA, JET MOTORLU HAVA HEDEFİNİ İMHA EDEBİLEN İLK İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI OLDU
Savunma sanayinde önemli gündem maddelerimizden biri de yerli ve millî savaş uçaklarımız olan KAAN’ımızdır, HÜRJET’imizdir, KIZILELMA’mızdır ve ANKA 3’müzdür.
Takip ettiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde KIZILELMA’mız yerli-millî radarımız Murad’ın tespiti ve gelişmiş Gökdoğan füzemizin tam isabetli vuruşuyl jet motorlu hava hedefini imha edebilen ilk insansız savaş uçağı olmuştur.
Bu şekilde tarihî başarılar elde ederek, bizlere büyük bir gurur yaşatan farklı kabiliyetlere sahip silah ve sistemlerimiz, hava üstünlüğümüzü en yukarılara taşıma vizyonumuzun bir yansımasıdır.
Eurofighter tedariki kapsamında ise Birleşik Krallık ile ekim ayında 20 adet yeni uçak ile ekipman ve muhtelif mühimmatın tedarik edilmesine dair sözleşme imzalanmıştır. Eurofighter tedariki hızlı temin avantajı sayesinde hava üstünlüğü kabiliyetimizi ve müşterek harekât etkinliğimizi kısa sürede daha da artırmamıza imkân tanıyacaktır.
Bu uçakların birim maliyetlerinin diğer Eurofighter üretim konsorsiyumuna dâhil ülkelerle aynı seviyelerde olduğunu, sözleşme bedelinin önemli bir bölümünü de mühimmat ve görev ekipmanlarının oluşturduğunu özellikle vurgulamak isterim.
F-16 Blok 70 uçaklarının tedarikine ilişkin süreç ABD’li muhataplarımızla koordineli biçimde devam etmektedir. F-35 dâhil ülkemizin çıkarları ve savunma ihtiyaçları doğrultusunda ilgili süreç yeniden değerlendirilmektedir.
SON 3 YILDA 198 BİN 110 FİDAN DİKTİK
Ayrıca çevrenin ve kültürel yapının korunması ile enerji verimliliğine de özel ihtimam gösteriyoruz. Tesislerimizin enerji ihtiyacının güneş enerjisiyle karşılanmasına yönelik başlatılan pilot projemiz ile “Türkiye Yüzyılı Mehmetçik Hatıra Ormanı” kapsamında sadece 51 bin 498’i bu yıl olmak üzere son üç yılda toplam 198.110 fidan dikilmesi çevresel duyarlılığımızın açık bir göstergesidir.
Mayın temizliği ve patlayıcı tehdidinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalarımız da hem yurt içinde hem de dost ülkelerde aralıksız sürdürülmektedir.
Bugüne kadar ülkemizdeki yoğun mayın kirliliğine rağmen 50 milyon metrekarelik alanın mayından arındırılması bu konudaki hassasiyetimizin göstergesidir.
SİBER GÜCÜMÜZÜ SÜREKLİ ARTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ
Günümüz harp ortamı büyük verinin, otonom sistemlerin ve siber tehditlerin belirleyici olduğu, yeni bir güvenlik paradigmasına evrilmektedir. Bu nedenle yapay zekâ dâhil bilgi ve iletişim teknolojilerimizi modernize ediyor, siber vatanımızı korumak, tehditleri caydırmak ve alanda üstünlük kurmak için siber gücümüzü sürekli artırmaya çalışıyoruz.
ASKERÎ HASTANELERİN AÇILMASI ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Yurt içinde ve sınır ötesinde gerçekleştirdiğimiz harekâtların sağlık hizmet desteği, askerî sağlık personelimiz marifetiyle ve Sağlık Bakanlığı personelinden de destek alınarak başarılı şekilde icra edilmektedir.
Bu kapsamda harekâtın aktif safhasındaki sağlık hizmet desteği Bakanlığımız bünyesinde bulunan 248 muvazzaf pratisyen hekim, 99 muvazzaf uzman hekim, 1.805 sağlık astsubayı ve 2 bin 332 muharip sıhhiye ve muharebe cankurtaran uzman çavuş ile icra edilmektedir.
Sağlık Bakanlığına bağlı sivil tabipler ise harekât tamamlanıp üs bölgeleri kurulduktan sonra görevlendirilmektedir. Hâlihazırda askerî hastanelerin açılması için çalışmalar da devam etmektedir.
SAVUNMA KAPASİTEMİZİ DAHADA GÜÇLENDİRİYORUZ
Yakın coğrafyamız başta olmak üzere dünya genelinde meydana gelen çatışma ve gerginlikler, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin stratejik bir vizyonla kendini sürekli yenilemesini ve değişen harp ortamına en hızlı şekilde ayak uydurmasını zorunlu kılıyor.
Bu kritik ortamda sahip olunan askerî yeteneklerin ne kadar önemli bir stratejik çarpan hâline geldiğini, hepimiz yakından görüyoruz. Zira bugün başta Avrupa olmak üzere pek çok ülke:
- Profesyonel ve nitelikli asker temininde yetersizlik,
- Tecrübeli personel bulundurulmasında güçlük,
- Mühimmat stoku, ağır vasıta yenileme eksikliği ile lojistik zincirde aksamalar gibi temel unsurlarındaki açıklar,
- Ve yedek kuvvetlerin operasyonel yeterliliğinde gerileme gibi birçok kritik zorlukla karşı karşıyadır.
Avrupa’daki bu tabloya karşı Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Hazır gücünü koruyan,
- Modern ve millî savunma sanayii ürünleriyle operasyonel kabiliyetini artıran,
- Tecrübeli personelini güçlü bir eğitim modeliyle destekleyen,
- Böylelikle etkinliğini ve caydırıcılığını en üst seviyede tutan bir ordu olarak öne çıkmaktadır.
Çok iyi biliyoruz ki; güçlü ve hazırlıklı bir ordu barışın sigortası olduğu gibi milletinin de güvencesidir. Ancak bunun sürdürülebilir olması ve daha yukarılara çıkarılması da bir o kadar önemlidir. Bunun bilinciyle yerli-millî savunma sanayimizi sürekli geliştiriyor, ordumuzun imkân ve kabiliyetlerini artırarak savunma kapasitemizi daha da güçlendiriyoruz.
Savunma bütçemize vereceğiniz destek, yarınlara daha güvenle bakan bir Türkiye’nin savunma iradesinin tezahürü olacaktır. Bu çerçevede her türlü tasarruf tedbirleri ve verimli kullanım esasları gözetilerek hazırladığımız Bakanlığımızın 822 milyar 930 milyon 177 bin TL tutarındaki 2026 Yılı Bütçe Teklifi ile 2024 Yılı Kesin Hesabı takdirlerinize sunulmuştur.
Sonuç olarak Millî Savunma Bakanlığımız ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz;
- Ülkemizin her alanda elde ettiği başarıların korunması ve daha yüksek seviyelere çıkarılması için “Türkiye Yüzyılı” vizyonumuz doğrultusunda, artan bir azim ve gayretle faaliyetlerimizi icra etmeye devam edecektir.
Bu vesileyle Mete Han’dan Sultan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadarki tüm devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum.
- En son elim uçak kazasında kaybettiğimiz 20 şehidimizle birlikte tüm aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ederken, tedavisi devam eden gazilerimize acil şifalar diliyor,
- Gazilerimize şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
