Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Bakanlığın 2022 Yılı Bütçe Teklifi’nin Görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda Konuştu
Tarih: 10.12.2021Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Millî Savunma Bakanlığı’nın 2022 yılı Bütçe Teklifi’nin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Faaliyetlere ilişkin detaylı bir sunum yapan Bakan Akar özetle şunları söyledi:
ASKERLERİMİZİ ŞEHİT EDEN 20 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Maalesef dün Avaşin-Basyan'da 3 kahraman silah arkadaşımız şehit oldu. Akabinde karadan ve havadan, MİT ile koordineli şekilde başlatılan operasyonlar sonucunda bu saldırıyı yapanlar dahil dün 6, bugün 14 olmak üzere toplam 20 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Şehitlerimizin kanını hiçbir zaman yerde bırakmadık, bırakmayacağız! Operasyonlarımız kararlılıkla en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
SAVUNMA VE GÜVENLİK, VATANDAŞIMIZIN VE DEVLETİMİZİN BİR BEKA MESELESİDİR
Sizlerin de yakından takip ettiğiniz üzere; küresel ve bölgesel düzeyde risk, tehdit ve tehlikelerin arttığı, güvenlik ortamının yeniden şekillendiği, güç dengelerinin sürekli değiştiği hassas bir dönemden geçiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları ile emir komuta birliği içinde, Cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı, en yoğun faaliyetlerini sürdürdüğümüz bu dönemde, doğal olarak Bakanlığımızın görev ve sorumlulukları da artmaktadır. Malumları olduğu üzere savunma ve güvenlik, ‘biz-siz’ anlayışı ve yaklaşımının ötesinde, siyasi polemik ve rekabet dışı olup hepimizin, yani 84 milyon vatandaşımızın ve devletimizin bir beka meselesidir.
Bu anlayışla Türk Silahlı Kuvvetleri; egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğimiz için yurt içi ve sınır ötesinde terörle mücadeleye; mavi vatanımızda ve semalarımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi korumaya azim ve kararlılıkla devam etmekte, aynı zamanda yedi iklim üç kıtaya barış, huzur ve adaleti götüren atalarımızdan aldığı ilhamla, bölge ve dünya barışına katkıda bulunmaktadır.
HUDUTLARIMIZDA MÜCADELE SÜRÜYOR
Terör ve düzensiz göçün, ülkeleri ve özellikle de ülkemizi tehdit ettiği bir dönemde Mehmetçik tarafından hudutlarımız; “hudut namustur” anlayışıyla ve Cumhuriyet tarihimizin en yoğun, en etkili tedbirleriyle korunmaktadır.
Bu kapsamda; 01 Ocak’tan itibaren 2 bin 949 km’lik hudutlarımızda 283 bin 16 göçmenin geçişi engellenmiş; yakalanan 99 bin 318 düzensiz göçmen ile 450 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Yüksek bir moral ve motivasyonla, gerektiğinde canını ortaya koyarak hudutlarımızda görev yapan Mehmetçiğin, kahramanlık ve fedakârlığı her türlü takdirin üzerindedir.
SON 6 YILDA 33 BİN 100 TERÖRİST ETKİSİZ HÂLE GETİRİLDİ
Terörle mücadelemiz ise başta FETÖ, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı artan bir şiddet ve tempoda aralıksız devam etmektedir. 24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar; yurt içinde, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde toplam 33 bin 100, bu yılın başından itibaren ise 2 bin 619 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Öte yandan terör örgütü elebaşlarının açıklamalarından da PKK/PYD-YPG’ye verilen dış desteğin ve teşvikin de devam edeceği anlaşılmakta ve yine terör örgütü elebaşları tarafından YPG’nin PKK olduğu açıkça ifade edilmektedir. PKK ve onun Suriye kolu olan YPG’ye kim destek verirse versin, bunlar kimden destek alırlarsa alsınlar en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadele etmekte; 84 milyon vatandaşımızı, bu terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Bu kararlılıkla Irak’ın kuzeyinde icra edilen Pençe harekâtları ile ‘girilemez’ denilen yerlere girilmiş, bölgede yıllarca teröristler tarafından kullanılan barınak, sığınak, depo ve sözde karargâhlar kontrol altına alınmıştır. Mehmetçiğin nefesi, teröristlerin ensesindedir. Terör örgütünün elebaşları iki gece aynı yerde kalamamaktadır. Irak için de tehdit teşkil eden ve bölgedeki istikrara zarar veren terör örgütü ile mücadele, Irak’la koordineli ve yakın iş birliği içerisinde sürdürülmektedir.
SURİYE’DE İSTİKRARIN SAĞLANMASI İÇİN HER TÜRLÜ GAYRET GÖSTERİLİYOR
Hudutlarımızın ve vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için; Suriye’nin kuzeyinde de icra edilen harekâtlarla hem de 15 Temmuz hain darbe girişiminden bir ay sonra başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı ve müteakiben Zeytin Dalı Harekâtı, Barış Pınarı Harekâtı ve Bahar Kalkanı Harekâtı ile terör koridoru engellenmiş ve hudutlarımızın güvenliği sağlanmıştır. Bu harekâtlar sonrası yaklaşık 470 bini İdlib’e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönmüştür. Güvenli hale getirilen bölgelerde yeni bir göç dalgasının olmaması ve hayatın normalleşmesi için de ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile koordineli olarak faaliyetlerimiz devam etmektedir. Suriye’de istikrarın bir an önce sağlanması, insani trajedilerin son bulması için her türlü gayret gösterilmektedir.
LİBYA LİBYALILARINDIR
500 yıllık kardeşlik bağlarımız olan Libya’da ise; ikili anlaşmalarımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayı doğrultusunda bulunuyor; askerî eğitim, yardım ve danışmanlık faaliyetleri icra ediyoruz. Amacımız “Libya, Libyalılarındır.” anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış; barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya’nın oluşumuna katkıda bulunmaktır.
AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Kafkasya Bölgesi’nin de istikrarına büyük önem veriyor; bu bölgede de barışın sağlanması için büyük gayret gösteriyoruz. Azerbaycan Türkü, 44 gün süren ve zaferle sonuçlanan Tek Vatan Harekâtı ile 30 yıllık işgale son vermiştir.
Müteakiben imzalanan ateşkes anlaşması kapsamında kurulan Ortak Merkezde Rus ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli birlikte görev yapmakta, ateşkesin kalıcı olması ve istikrar için gayret sarf etmektedir. Hâlihazırda Türk Silahlı Kuvvetleri, “İki devlet, tek millet” anlayışıyla kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğumuz Azerbaycan ordusunun modernizasyon, tatbikat ve eğitim faaliyetlerine destek sağlamakta; işgalden kurtarılan bölgelerde müştereken mayın/EYP arama ve imha faaliyetlerini sürdürmektedir. Azerbaycanlı kardeşlerimizin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davalarında yanlarında olmaya devam edeceğiz.
MEHMETÇİK AFGANİSTAN HALKININ GÖNLÜNÜ KAZANDI
Afganistan’daki duruma da kısaca değinmek gerekirse; Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihi ve köklü kardeşlik bağlarımız bulunan Afganistan’da bugüne kadar önemli görevler üstlenmiştir. ABD ve NATO’nun Afganistan’dan ayrılma kararını müteakip beklenenden hızlı gelişen ve şartların daha da güçleştiği son safhada, tahliye kararı alınmış ve 48 saatten kısa bir süre içerisinde, planlandığı şekilde tahliye işlemi başarıyla tamamlanmıştır. Mehmetçik, bugüne kadar görev aldığı tüm coğrafyalarda olduğu gibi Afganistan’da da görevlerini başarıyla icra ederek yerel halkın gönlünü kazanmış, dünya barışına hizmet etmenin haklı gururuyla sağ salim ülkesine dönmüştür. Hâlihazırda ise tüm Afgan halkı ve bölgenin istikrarı için önemli olan Kabil Havaalanının işletilmesine yönelik çalışmalara Katar ile koordineli bir şekilde devam edilmektedir.
YUNANİSTAN’A MASADA VE SAHADA GEREKLİ KARŞILIK VERİLMEKTEDİR
Ege ve Doğu Akdeniz’de ise Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin; yayılmacı bir anlayışa dayalı, uluslararası hukuka uygun olmayan taleplerinden, silahlanma ve ittifak girişimleri dahil saldırgan eylem ve söylemlerinden kaynaklı sorunlar yaşamaktayız. Öyle ki bu husus, aklıselim herkesin tepkisini çekmektedir. Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza gerekli karşılığı vermeyen Yunanistan’ın, Lozan Antlaşmasını dahi ihlal eden her türlü haksız hukuksuz eylemine, mütekabiliyet kapsamında masada ve sahada gerekli karşılık verilmektedir. Biz ise; aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalog ile çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de örneğin tatbikatların azaltılmasını dahi değerlendirebileceğimizi söylüyoruz. Diğer taraftan Güven Arttırıcı Önlemler Çerçevesinde 4’üncü toplantı için davet ettiğimiz Yunan heyetini Ankara’ya bekliyoruz. Biz, Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de adil bir şekilde istifade ederek barış, refah ve güven içinde yaşaması, Ege Denizi’nin Türkiye ve Yunanistan arasında bir dostluk denizi olması için her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.
KIBRIS BİZİM MİLLİ MESELEMİZDİR
Kıbrıs konusunda ise, bildiğiniz üzere, yaklaşık yarım asır boyunca ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç alınamamıştır. Dolayısıyla Kıbrıs’ta eşit, egemen, bağımsız iki devlet artık tek çözüm haline gelmiştir. Kıbrıs bizim millî meselemizdir. Garanti ve İttifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Sonuç olarak, Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendimizin hem de Kıbrıslı kardeşlerimizin hak, alâka ve menfaatlerini korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz.
BÖLGE VE DÜNYA BARIŞINA KATKILAR SUNUYORUZ
Barışı destekleme ve koruma faaliyetlerine gelince; NATO, BM, AB ve AGİT görevleri ile ikili ilişkiler kapsamında Azerbaycan ve Libya’nın yanı sıra Somali’de, Kosova’da, Bosna Hersek’te, Katar’da ve daha birçok coğrafyada bulunmaktayız. TSK, görev yaptığı her yerde seçkin ve saygın yerini koruyarak tarihimize, kültürümüze ve atalarımıza yaraşır şekilde, evrensel ilkeler ile insan hakları çerçevesinde, bölge ve dünya barışına önemli katkılar sunmakta; böylece barışı destekleme faaliyetlerine yönelik taahhüt ve sorumluluklarımızı yerine getirmekteyiz. Doğal olarak muhataplarımızdan da aynı tavır ve karşılığı beklemekteyiz.
PERSONEL VE ASKERİ ÖĞRENCİ ALIMLARI AÇIK, ŞEFFAF VE DENETLENEBİLİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİRİLMEKTEDİR
Her alanda olduğu gibi savunma ve güvenlik alanında da nitelikli insan gücünün hayati önemi haiz olduğunun bilinciyle personel seçim, temin ve eğitimi faaliyetlerine büyük önem vermekteyiz. Milli Savunma Üniversitesi, bir taraftan askerî eğitimin gereklerini ve geleneğini gözetirken diğer taraftan da çağın gereklerine uygun akademik eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Personel ve askeri öğrenci alımları; İŞKUR, ÖSYM ve ilgili kamu kurumları ile koordineli olarak Bakanlığımız tarafından; anayasa, kanunlar ve ilgili mevzuata uygun olarak, idari ve adli denetime açık, şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
Muvazzaf-emekli, asker-sivil tüm personelimizin özlük haklarının iyileştirilmesi için devamlı çalışıyor, imkanlar elverdikçe personel lehinde iyileştirme yapmaya gayret gösteriyoruz. Sağlık hizmetlerinden de kısaca bahsedecek olursak; sağlık hizmet desteği, sınır ötesi ve muharebe hattında askerî sağlık personeli; geri bölgede ise Sağlık Bakanlığı personeli tarafından sağlanmaktadır. Operasyon alanlarında, yurt içinde ve yurt dışında askerî sağlık hizmet desteğinin geliştirilmesi amacıyla Sağlık Bakanlığı ile yakın koordinasyon içerisinde çalışmalarımız sürdürülmektedir. Salgın ile mücadelemize de “Koronavirüs ile Mücadele Merkezi - KOMMER” vasıtasıyla tüm birlik ve kurumlarımızda titizlikle ve yoğun bir şekilde devam etmekteyiz. Ayrıca çeşitli sağlık malzemelerini üretmek, bunları yurtiçi ve yurtdışına ulaştırmak suretiyle salgın ile mücadeleye katkı sağlamaktayız.
Askeralma faaliyetlerine gelince, reform niteliğindeki yeni askerlik sistemi ile; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentileri karşılanmış; modern, esnek, öngörülebilir, sürdürülebilir ve E-Devlet üzerinden erişilebilir bir sistem tesis edilmiştir.
FETÖ’DEN TEMİZLENDİKÇE TSK GÜÇLENİYOR
FETÖ ile mücadeleye de, elde edilen yeni bilgi, belge ve verilerle bütüncül bir yaklaşım ve kararlılıkla devam edilmekte; Türk Silahlı Kuvvetleri, FETÖ’den temizlendikçe daha da güçlenmektedir.
15 Temmuz sonrası; yurt içi ve sınır ötesinde düzenlenen harekâtlarda, sayısı ve çapı giderek artan büyük tatbikatlarda elde edilen başarılar, FETÖ’den temizlendikçe daha da güçlendiğimizin en açık göstergesidir.
SIFIR ATIK PROJESİNİ BAŞARIYLA UYGULUYORUZ
Türk Silahlı Kuvvetleri, güvenliğimizin sağlanmasında olduğu gibi her türlü doğal afetler ve acil durumlarda da tüm imkânlarıyla her zaman göreve hazırdır ve asil milletimizin emrindedir. Doğal Afet Yardım Planlarımız (DAFYAR) sürekli olarak İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, AFAD vb. kurumlarla koordine edilerek güncellenmekte ve tatbikatlar icra edilmektedir. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri envanterindeki hava araçlarından uygun vasıfta olanları ilave sistemlerle donatarak gerektiğinde orman yangınlarında kullanmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı ile bir çalışma başlatılmıştır. Yılda ortalama 250 bin fidan dikiyor, bunları ordu malı gibi kayıt altına alıyor ve takibini yapıyoruz. Ayrıca Mehmetçiğe çevre bilinci ve doğanın korunması hakkında eğitim veriyor; Bakanlığımız bünyesinde ‘Sıfır Atık’ projesini de başarıyla uyguluyoruz.
AMACIMIZ YÜZDE 80 SEVİYESİNE YAKLAŞAN YERLİLİK VE MİLLÎLİK ORANINI İLERİ SEVİYELERE TAŞIMAKTIR
Tarihte, parasını ödediğimiz halde ülkemize teslim edilmeyen gemiler de, benzer şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde maruz kaldığımız ambargo da hâlâ hafızalarımızdadır. Daha dün parasını ödediğimiz halde bakımlarını yaptıramadığımız İnsansız Hava Araçlarını da unutmadık. Geçmişte karşılaştığımız bu tutum ve yaklaşımın değişik şekil ve boyutlarda maalesef günümüzde de devam ettiğini görmekteyiz. Edindiğimiz tecrübeler; devletimizin bekası, asil milletimizin güvenliği için yerli ve millî savunma sanayiimizin geliştirilmesinin hayati önemi haiz olduğunu bizlere açıkça göstermiştir. Bu sebeple Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan silah sistemlerinin, zamanında ve maliyet etkin bir şekilde üretimi ve tedariki için, savunma sanayi eko sistemindeki paydaşlarımız olan kamu kurum ve kuruluşları, vakıf şirketleri, özel sektör ve üniversiteler ile yoğun bir şekilde çalışmaktayız. Bunun sonuçlarını da somut olarak almaktayız. Artık; kritik silah, sistem ve platformlarımızın önemli bir bölümünü kendimiz yerli ve milli imkânlarla üretecek, hatta ihraç edecek seviyeye gelmiş bulunuyoruz. Fakat bu konuda kat etmemiz gereken mesafeler olduğunun da bilincindeyiz. Amacımız; Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliği, teşviki ve desteğiyle % 80 seviyesine yaklaşan yerli ve millilik oranını daha ileri seviyelere taşımaktır.
YERLİ MOTORLARIN TEST FAALİYETLERİ SÜRÜYOR
Silah sistemlerini yakından ilgilendiren motor konusunda da kısa bilgi vermek istiyorum. Sizlerin de yakından takip ettiği üzere, savunma sanayi şirketlerimizin yaptıkları özverili çalışmalar neticesinde; füzeler için turbojet motor ve İnsansız Hava Araçları için yerli motorların seri üretimine başlanmıştır. Taktik tekerlekli zırhlı araçlar, Fırtına Obüsü, ALTAY Tankı, GÖKBEY ve ATAK helikopteri ile AKINCI İnsansız Hava Aracı için de yerli motorlar üretilmiş olup test faaliyetleri sürmektedir. Bunların yanı sıra, Elektrikli Zırhlı Muharebe Aracı Projesi kapsamında, zırhlı M113 aracına hibrit tahrik sistemi entegrasyonu tamamlanmıştır. Sistemin Fırtına Obüsü ve tanklara uygulanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
ARİFİYE’DEKİ FABRİKADA 6 ADET FIRTINA OBÜSÜ VE 1 ADET ALTAY TANKI PROTOTİPİ ÜRETİLDİ
İşletme hakkı 25 yıllığına devredilen Tank Paleti Fabrikamızın durumu ve faaliyetlerinden de kısaca bahsetmek istiyorum. Fabrikanın veya arsasının satışı asla söz konusu değildir. Fikri ve sınaî mülkiyet hakları dâhil olmak üzere, Fabrikaya ait tüm varlıklar Devlet mülkiyetindedir. Fabrikanın idamesine ve üretime yönelik tüm faaliyetler, Milli Savunma Bakanlığı denetiminde ve kontrolünde icra edilmektedir. İşletme hakkı devri sürecinde, fabrika personeli mağdur edilmemiş ve talepleri doğrultusunda Bakanlığımız şirketi ASFAT bünyesine alınmışlardır. Yapılan işlemlerin tamamı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak gerçekleştirilmiş; işletme devri hakkında Danıştay’a açılan davalar reddedilerek yapılan işlemlerin yasalara uygunluğu teyit edilmiştir. Fabrikada önceden olduğu gibi imalat, bakım, onarım ve yenileştirme işlemlerine aynen devam edilmektedir. Bu dönemde fabrikada, 6 adet Fırtına Obüsü ve 1 adet Altay Tankı Prototipi, BMC Savunma A.Ş. tarafından üretilmiştir. Altay Tankı güç grubu tedariki için yapılan ihracat lisansı başvurularından maalesef sonuç alınamamıştır. Savunma Sanayi Başkanlığı koordinesinde diğer ülkelerden güç grubu tedariki çalışmaları ile yerli güç grubunun üretilmesine yönelik faaliyetler devam etmektedir.
MKE’NİN YENİ YAPISIYLA ULUSLARARASI PAZARDA ETKİN KONUMA ULAŞACAĞINA İNANIYORUZ
Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararı ile sermayesinin tamamı hazineye ait olmak üzere Anonim Şirkete dönüştürülmüştür. Böylece yıllardır arzu edilen daha dinamik, daha etkin, daha güçlü ve rekabetçi bir yapıya kavuşturulmuştur. Şirketin yönetim, temsil, denetim gibi hak ve yetkileri tamamen Bakanlığımıza aittir. Bu süreçte çalışanlarımızın hiç biri mağdur edilmemiştir. Şirketimizden ayrılmayı talep eden işçilerimizin, tüm özlük hakları korunarak, Bakanlığımız birimlerine geçişleri tamamlanmıştır. Şirket ile sözleşme imzalamak istemeyen memur ve sözleşmeli personelin, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil süreci devam etmektedir.
İşçi alımı ilanı kapsamında; iş deneyimi en az 3 yıl ve diploma notu 60 ve üzeri olan adaylar, yazılı sınava katılmış olup puan sıralamasına göre İnsan Kaynakları mülakatı ve Teknik mülakat süreçleri objektif bir şekilde yapılmış; sonuçlar, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında ilgililere bildirilmektedir. Şirketimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dost ve müttefiklerimizin de artan ihtiyaçlarına cevap verebilecektir. Yeni yapısıyla şirketimizin uluslararası pazarda da etkin bir konuma ulaşacağına inanıyoruz. Hâlihazırda Şirketimizde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin acil ihtiyacı olan birçok kritik proje başarıyla sürdürülmektedir. Bunun son örneği de test atışları başarıyla tamamlanan, gemilerimizde kullanılacak olan 76/62 mm’lik Milli Deniz Topu olmuştur.
ABD YÖNETİMİNİN KONUYA OLUMLU YAKLAŞACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ
Savunma sanayi alanında, dışa olan bağımlılığımızı azaltmak amacıyla çalışmalarımız tüm hızıyla devam ederken, bazı silah, mühimmat, araç-gereç ve malzeme ihtiyaçlarımızın yurt dışından tedarik çalışmaları da zaruri olarak sürdürülmektedir. Ancak bazı müttefik ülkeler; talep ettiğimiz silah sistemlerini, çeşitli bahanelerle ülkemize satmaktan imtina etmektedirler. Bilindiği üzere, ülkemizin Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihtiyacını karşılamak üzere yaptığımız birçok girişime rağmen NATO üyesi ülkelerden bu sistemlerin tedariki mümkün olmamıştır. Bu nedenle S-400 Sistemi bir tercih olarak değil, bir zorunluluk olarak alınmıştır. İhtiyaç duyulması halinde, bu sistemin kullanılmasına yönelik tüm hazırlıklarımız planlandığı şekilde devam etmektedir. F-35 projesine gelince; tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 alımları bahane edilerek, F-35 tedarikimiz engellenmiştir.
Türk ve ABD heyetleri 27 Ekim 2021 tarihinde Ankara’da bir araya gelmiş, F-35 harcamalarımızın geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz ABD’ye iletilmiş, konu ile ilgili müzakerelerde bulunmak üzere 2022 yılı başında ABD’de bir araya gelinmek üzere mutabık kalınmıştır. Bunun yanı sıra F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarımızın modernize edilmesi için resmî talebimiz, Yabancı Askerî Satışlar çerçevesinde ABD’ye iletilmiştir. ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşacağını düşünüyoruz. Süreci ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında, güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabiî olarak başka seçenekleri değerlendirmek durumunda kalacaktır.